Beş yaşında bir kız çocuğuydum. Ananemlerle aramızda birkaç sokak olduğundan anneciğim her gün beni ve ablamı alıp ananemlere getirirdi.
O gün de annem, ablam ve ben ananemlere geldiğimiz bir gündü; ancak her güzel şey gibi ananemlerle geçirdiğimiz o harika saatler de sona ermek üzereydi. Ablam zaten gitmek için hazır olduğundan babam, bana doğru eğildi. “Kızım, neden hala hazır değilsin?” diye sordu. Babamın “hadi hazırlan,” ikazı içimde ananemle dedeme karşı hasret ateşini alevdiriverdi. Gözyaşları içinde bağırmaya başladım. “Siz gidin. Ben bu gece ananemle dedemin evinde kalacağııım.”
Ananem şefkat dolu gözlerle baktı bana. “Yavrum, yarın gene gelirsin. Hadi, üzme babanı.”
Dedeciğim gözleri dolu dolu beni iknaya başladı. “Hadi kızım. Hazırlanıver. Bak sana bayramda düdük alacağım.” Bayramda düdük alma sözünün dedemin ağlayan çocukları güldürmek için söylediği bir söz olduğunu tüm torunları gibi ben de bilirdim. Gene de ağlamaya devam ettim. “Bana ne. Gelmeyeceğim işte,” diyerek bir elimle ananemin, bir elimle dedemin ellerine tutundum.
Babam kızının ikna edilmesi pek mümkün olmayan bir vaziyetine şahit olduğunun farkındaydı. “Öyle olsun o zaman,” diyerek kapıya yürüdü. Annem, uykulu gözlerle ayakta durmaya çalışan ablamın ellerinden tutarken “iyi akşamlar o halde üçünüze,” derken babama eşlik etti.
Annemle babamın ve ablamın ardından el sallayarak ananemlerin kapısını kapattım ve ananemle dedeme baktım. O koskoca iki insan bayramlık çocuk gibi sevinçliydi. Torunlarının geceyi evlerinde geçirecek olması bu yaşlı iki insan için ne büyük ikramdı…
O akşam ananem, bana harika bir yatak hazırladı. En hoşuma giden nevresim takımıyla, yorganla ve kocaman beyaz kılıflı yastıkla yatağımı süsledi.
Dedem, ben yatağa girdikten sonra evi havalandırmak için evin tüm camlarını açtı. Nazlı bir edayla “ama dedeee, ben üşüyorum,” derken bana evi havalandırmanın faydalarını anlattı. Az sonra evin havası dedemin de ifade ettiği gibi gerçekten temizlendi ve dedem camları kapatıp odasına geçti.
Zaten gün boyu oynamaktan yorgun düşmüş bedenim gözümün uyku talebine itiraz etmedi ve kendini uykunun ellerine bıraktı.
Gecenin tam ortasına vardığımızda sebepsiz yere gözlerimi açtım. Çocukluk işte; dedemlerde kalmak için ağlayan ben değilmişim gibi bu kez de “annemle babamı özlediiiiim,” diye ağlamaya başladım.
Ananemle dedem haykırışlarımı duyunca yataklarından fırladıkları gibi yanıma geldi. Ananem “yavrum sakin ol, bak yanında biz varız,” derken dedem “ses etme, çocuk annesini özlemiş” deyip giyinmek için odasına gitti.
Ananemin elini tutup bir taraftan ağlamaya devam ederken dedem üstünü giyinip yanıma geldi. “Hadi yavrum, ananen giyinmene yardım etsin. Seni annenlere götüreyim,” dedi.
Sevinçle yatağımdan çıktım. Ananem giyinmeme yardım etti. Dedemin ellerinden tutup sokağa çıktığımızda ananemin camına ilişti ilkin gözüm. Ananem merhametle bana bakıyor ve el sallıyordu. Ben de “güle güle ananeee,” diyerek ona el salladım.
Ardından hafif bir mahcubiyetle dedeme baktım. “Uykundan yeni uyandın torunum, yorgunsundur şimdi sen, zor yürürsün,” diyerek dedem bana doğru eğildi.
Dedemin eğilerek beni omzuna almak istediğini anladım. Önce ellerimle dedemin başına yapıştım. Sonra kollarımı dedemin boynuna dolayarak, dedemin omuzlarına oturdum. “Dedemin omuzları” beş yaşındaki bir çocuk için ne muhteşem bir binekti.
Dedemin omuzlarında annemlere giderken hiç konuşmadık. Dışarıda zifiri bir karanlık vardı. Sokaklarda bizden başka hiç kimse yoktu ve biz,dede ile torunu, eşsiz bir huzur içinde sokaklarda ilerliyorduk.
O geceye dair başka bir şey hatırlamıyorum. Ve sanırım hayatımın kalan kısmı adına hatırlamam gerekenler yalnızca bunlar. Gece ağlayarak uyanmam, ananemle dedemin beni özlemimi olgunca karşılamaları, ananemin arkamızdan ağzında duasıyla el sallaması ve “dedemin omuzlarında” gecenin tam ortasında hissettiğim o eşsiz huzur duygusu…
O günden bu yana aradan yıllar geçti. Dedem vefat ettiğinde kızım bana dedemin şimdi ne yapacağını sordu. Kızıma şu cevabı verdim: “Az sonra melekler gelecek. Dedeme harika kıyafetler armağan edecekler. Dedem üzerindeki bu bembeyaz elbiseyi çıkarıp meleklerin verdiği o giysileri giydikten sonra sevdiklerine kavuşacak.” Cevabım doyurucu olmalı ki kızım başka bir soru daha sormadı…
Ananeme gelince. Dedemin vefatından birkaç yıl sonra O da dedemin yanına gitti. Gurbet yaşadığı dünyadan ebedi kalacağı diyara göç etti…
Ve ben şimdilerde ne zaman yaşlı bir kadın görsem, camdan torunlarına el sallayan, rahmetli ananemi hatırlarım…
Ne zaman yaşlı bir adamın omuzlarında beş yaşlarında mahçup; ama huzurlu bir kız çocuğu görsem, önce rahmetli dedemi sonra bana bıraktığı yaşamımın en sıcak anlarını anımsarım..
Rahmetli dedemin ve ananemin sevgisini kalbimin en geniş odasına koyar ve çocuğuma, bana bir zamanlar bu değerli iki insanın yaşattığı gibi, nadide anlar yaşatmaya çabalarım…