YAZ KURSUNDAN HATIRDA KALANLAR

Yaz Kursu’ndan Hatırda Kalanlar-5 (Cami İkliminde Huzura Eren Yüreğim)

   O yaz benim gibi çocukların dersi esnasında camiden ayrılmayan iki kadın daha vardı.

    Birincisi torunu için camideydi. Onun torunu da benim kızım gibi dersten alakasız gibi görünüyor, gene de ders boyunca camiden bir yere kaçıp gitmiyordu. Yaşlı kadın kızımı derse katmak amacıyla derslere katıldığımı, bir çocuk gibi çocukların arasına katıldığımı görünce dayanamayıp benim yanımda derslere katılmaya başlamıştı. Teyze de benim gibi ve dersteki tüm çocuklar gibi hocaların ezberlettiği “571’de bir güneş doğdu” ilahisini okuyor ve kalbini huzurla dolduruyordu.

   Camiden ayrılmayan diğer kadın da bir önceki teyze gibi torunu için camide kalanlardandı. Bir önceki teyze anneanneyken bu teyze babaanneydi. Torunu diğer teyzenin torununa ve benim kızıma nazaran çok küçük olduğundan bu teyze torununu gözetim altında tutmak için camide kalmak zorundaydı.

    Torunu iki buçuk yaşında olmasına rağmen cüzde ve sure ezberlerinde pek çok çocuğun önündeydi. Kızımın hocası bunun sebebinin babaannesinin sabrının ve ilgisinin semeresi olduğunu söylemişti.

   Torununa bu derece ilgili olan bu teyze gelininin evinde kalıyordu.  Kışları kadınlar için açılan kursa geldiğinden camideki diğer hocalar tarafından da hem tanınıyor hem de çok seviliyordu.

    Bir yıl sonra teyzenin geliniyle karşılaştığımda kayınvalidesinin halini hatırını sordum. Gelini, camiden sonra teyzenin rahatsızlandığını, kanser teşhisinin konduğunu ve kısa bir süre içinde de kanserden vefat ettiğini anlattı. O’na böylesine güzel ahlaklı bir insana ev sahipliği yapmış olduğu için çok şanslı olduğunu söyledim. Bu sözlerim üzerine:

”Bambaşka biriydi. Her haliyle bizlere örnekti,”  cevabını verdi.

   O yaz camide çocuklara camiyi sevdirmek amacıyla köfte partisi verildi. Partiye  tüm mahalle davetliydi. Küçücük cami bahçesi niyetler güzel olunca dünyanın gam ve kederi yüzünden daracık kalmış gönüllerimizi genişletmişti bu ikramlar vesilesiyle.

   Yaz kursunda çocuklara mı caminin sevdirilmesiydi arzulanan, yoksa biz yetişkinlere mi bilememiştim. “Annenin ruh hali çocuğu da etkiler,” derler. “Anne, gittiği yerlerde huzursuz olunca çocuğa da yansır bu duyYz gu, o yüzden bazı yerlerde çocuk anneyi huzursuz eder,” derler.

     Neticede soluduğum hava huzur kokunca bu kızımı da etkilemiş ve  o da benim rahat ettiğim yerde –yaz  kursunda- derse katılsın katılmasın rahata ermişti.

    Yaz kursunun son gününde hüzün duyarak camiden ayrılsam da kursun hemen öncesindeki asabi ruh halimin yerini sakin ve dingin bir ruh hali almıştı.

    Caminin Ev Sahibi’ni göremesem de varlığını belki de ilk defa bu derece yakından hissetmiştim. Biz O’nu göremesek de O bize kendini en güzel sıfatlarıyla aşikar ediyordu aslında. Ediyordu da bu sıfatların yansımalarını hissedebilmek için O’nun Ev Sahipliği yaptığı mekanlara en yakın duranlardan olmalıydık.

  O’nun adının anıldığı camiler ve O’nun adı içi yaşayan insanlardı bizi O’nun yakınlığına ulaştıracak olan. O’na yakın olunca da çok üşüyüp de güneşin ışıklarıyla tüm bedenini ısıtan insanlar gibi sımsıcak oluyordu gönlümüz.

   Gönlü sımsıcak olunca da insanın dünyanın gam ve kederi o insandan uzaklaşmaya başlıyordu o yaz benden uzaklaştığı gibi…

    Çocuklara ve onları bin bir zahmetle büyüten yetişkinlere camiyi ve O’nun adını yaşatma amacıyla hizmet veren tüm müesseseleri sevimli kılmak için gayret eden tüm Müslümanlara selam olsun…

Please follow and like us:

Bunlar da hoşunuza gidebilir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir