Koskoca bir yaz tatilini geride bıraktık. Kimimiz tatilini köyünde, kimimiz yazlığında, kimimiz ise kendi evinde geçirdi. Nerede olursak olalım sanırım en çok kullandığımız cümle “çok sıcaaak,” oldu.
Gerçekten de çok sıcaktı. Öyle sıcaktı ki balkona astığımız çamaşırlar astığımız gibi kurudu. Öyle sıcaktı ki değiştirmeye tişört dayanmadı. Öyle sıcaktı ki dondurmaları yedikçe yiyesimiz geldi.
Gece nerede uyuduğumuzu bilemedik sıcaktan. Odadan odaya geçerken sabahı zor ettik. Sabah olunca kahvaltı edesimiz gelmedi. Gündüz vakti güneşin tam tepede olduğu demlerde kendimizi uykunun ellerine uzanırken bulduk.
Öğlen yemeği soframızda karpuz yemeyi en büyük mutluluk sebebi bildik. Akşam televizyonda izleyecek doğru düzgün bir dizi bulamayınca öfleyip püfledik.
Derkennn, koskoca bir yaz tatiline “elveda” diyecek o muhteşem güne eriştik. Evet, sevgili dostlar. Bugün itibariyle Ağustos’tan ayrıldık. Eylül ayına girdik.
Eylül ayı sıcaklıkların düşeceğinin müjdesidir ilk olarak. Daha az terleyeceğimizin, günün her saatinde güneşin sıcaklığından korkmadan dışarda gezebileceğimizin ilk müjdesi…
Bu kadar mı? Elbette hayır. Eylül ayında okullar açılır. Çocukların çantaları, okul giysileri yıkanır. Kırtasiye alışverişi ihtiyaca göre yeniden yapılır. Çocuklar bayramlık çocuk gibi okul giysilerini giyinip okula hocalarının elini öpmeye gider gibi gider.
Okulların açılması biz büyükleri de canlandırır. Biz anneler sabah daha erken kalkmak zorunda kalırız mesela. Çocuk kalkmadan kahvaltıyı hazırlamak, çocuğu uyandırmak, uyanan çocukla birlikte “beslenme çantasına bugün ne koysak” sorusunun cevabını aramak biz anneleri yazın rehavetini bırakıp kışa hazırlık yapmanın yoluna sokar.
Çocuklar okula, babalar işe giderken biz kadınlar “evde kimse yokken neler yapsam” ın telaşına düşeriz. “O işten mi başlasam yoksa şu işten mi? Kitap mı okusam, makale mi yazsam? Kursa mı gitsem, koçluk seanslarına evde kalıp hız mı versem? Ütü mü yapsam, dışarda yürüyüş mü?” gibi sorular benim gibi bir kaç işle uğraşmaya çalışan kafası karışık kadınların dilinden dökülür.
Sizler de benim gibi yaşam koçluğu veren bir akademinin daimi üyesiyseniz yukarda bir sürü kafa karışıklığı içeren soruların bir gündem barındırdığını hisseder ve bu gündemi bu ayki CoC kulübünün size atadığı koçla konuşarak “hangisinden başlasam” sorusunun peşine düşersiniz.
İşte böyleee….Eylül ayı sonbaharın, okulun, planlanacak onlarca anlamlı işin muştusu olması hasebiyle benim için senenin en güzel ayıdır.
O halde bu güzel aya seslenmek istiyorum:”Eylül ayı, bir kere daha hayatıma hoşgeldin…”