Sabah sabahın kim bilir kaçı olmuş? Belki vakit öğleye kaymakta. Benim midem Pazar kahvaltısında yediklerimi öğütmek için ter dökmede. Hazırlan ey midem! Yarın bu saatlerde boş kalmanın ferahlığıyla tatil yapacaksın…
Öğle vaktine kalmadan camide mukabele var. Hazırlanın ey hafta içi aynı saatlerde iş yerlerinde koşturan çalışanlar! Camide Kuran ziyafeti var…
Vakit ikindiye kayıp da market alışverişine giden babalar! Marketlerdeki hurmaların keselerinize uygun olanlarından birkaç paket alsanız iyi olur. Yarın, gün boyu dinlenen midenin ve kuruyacak olan ağızların vitamin ve su depolarına ihtiyacı var…
Akşam olup da namazlar kılındıktan azıcık sonra, hava kararıp da genci, ihtiyarı; gözleri gören herkesi gökyüzünde bekleyen bir sürpriz var! Ay dedeyi bulana kadar evinizde, sokağınızda dönüp durun ey insanlar! Gördünüz mü işte? Ay, bu gece hilal şeklini almış. Demek bu gece evlerinize bir aylığınıza gelecek tatlı bir misafiriniz var…
Yatsı olup da ezanlar başladığında namaz örtülerinizi takın ey hanımlar! Küçük büyük demeden çocuklarınızı kucağınıza alıp camiye koşun ey erkekler! Camide yatsının ardından kılınacak yirmi rekatlık şeker tadında bir namaz var…
Gece olup da uykuya kapanmadan gözleriniz telefonlarınızı imsak öncesi sahur vakti denen o ulvi zamana göre ayarlayın ey insanlar! Gece kalkılacak muhteşem bir zaman var…
Herkes uykudayken dilinizde maniler, elinizde tokmaklar güm be de güm güm çalınacak davullarınızla tüm mahalleliyi sahura kaldıracak güç sizlerde ey davulcular! “Bismillah” deyin ve tüm mahalleliyi önce davulun, ardından manilerin gücüyle uyandırın… Uykudaki gözlerimizin bu seslere ihtiyacı var…
Davulcunun sesiyle uyanan bizler… Çay demlemek için düğmesini çevirdiğimiz ocağın çıt çıtları, sahur vaktinin heyecanıyla kalbimizin pıt pıtları. Kimi tekne orucu, kimi de tüm günlük oruç umuduyla uyandırılan çocukların nazları, evlerin içinde elini yüzünü yıkamak için koşturan sakinlerin ayak sesleri…
Ve sahur anı… Rabbimiz için tutulacak oruçla, tüm gün yapılacak işlerin hissettirdiği karışık duygularla yudumlanan çaylar, yenilen peynir ekmekler…
Duyun ey Müslümanlar! Az sonra okunacak ezanla başlanacak bir oruç var… Tüm gün boyunca ilkin midemizi, ardından tüm azalarımızı bize tutturacak bir mevsimin gelişi var…
Duy ey kalbim! Midemi boş bırakmam sayesinde bedenimde daha geniş bir yer bulduğun, sıkça okunacak Kuranlar sayesinde daha sakin attığın, iftarı “gelişini beklediğim sevgilim” misali hissettiğim ve bu iftar heyecanıyla tüm gün koşturduğum o mübarek ayın geleceği güne saatler var…
Duyun ey kalbi kırıklar, gönlü yaralılar, yoksullar ve oruç yoksulu bıraktığımız tüm azalarımız! İçinde en büyük hayırların saklı olduğu on bir ayın sultanının gelişine en çok bizim ihtiyacımız var…